Ana Sayfa Blog Sayfa 3

2022 Nisan – Haziran Kayıt Dışı Alkol Tüketim Verileri

2022 yılının ikinci çeyreği, Türkiye’de alkol politikaları bakımından son derece çetin geçti. Firmaların mâliyet zammı ile birlikte, normalde Temmuz ayı itibariyle gündeme gelmesi gereken 6 aylık otomatik ÖTV zammı peş peşe geldiğinden, çeyreğin başı ile sonu arasındaki fiyatlar arasında derin bir uçurum oluştu. Bandrollü alkollü içkilere olan erişimdeki bu anlık (ve fahiş) düşüş, beklentilere paralel olarak karaborsanın ve daha spesifik olarak kaçak/sahte içkiye olan talebin artmasından başka bir netice gündeme getirmedi.

2022 yılının Nisan-Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyreğinin önemli birkaç boyutu var. Bunlar üzerinde tek tek durmadan önce, verilere genel bir göz atmak ve argümanlarımızın üzerinden yeniden geçmek gereği görüyoruz. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak faaliyete başladığımız Aralık 2020‘den beri toplam 7 kez günlük izlemelerimizi raporladık. Bunlardan 5’i üç aylık, 2’si ise yıllık veri havuzlarıydı. Türkiye’de alkollü içkilere yönelik uygulanan kamu politikalarının ölçüsüz niteliğine dikkat çekmek ile birlikte aynı zamanda hak ve özgürlükler odaklı etkin kamu politikaları oluşturulması için gayret gösteren platform olarak Türkiye’nin kaçak içki verilerini izlememiz ardında tek bir esaslı sebep yatmaktadır: Gerek bireysel gerekse toplumsal sağlığa yönelik bir tehdit olan kaçak içki problemi, bandrollü alkollü içkilere yönelik erişim kısıtlamaların doğrudan neticesidir. Yüksek vergiler, sözü edilen bu erişim kısıtlamaların başlıcasıdır.

Bugün üzerine konuşacağımız 2022 Nisan-Haziran verilerini önemli kılan, vergi zammıyla alım gücündeki düşüşün birkaç sefer üst üste hissedilmesiyle birlikte, özellikle platformumuzun öncülük etmiş olduğu tartışma sahasında tüm bu olumsuz gelişmelerin kaçak içki verilerinde fahiş bir artışa sebebiyet vereceği yönündeki öngörü olmuştur. Gerçekten de, sözüne ettiğimiz zamlara bir de turizm sezonuna girmiş olmamız da eklenince, 2022 yılının ikinci çeyreğinde ele geçirilen kaçak içki miktarının, bir önceki çeyreğin neredeyse dört katı olduğunu görmekteyiz. Bu son derece önemli artış, aynı zamanda zamlar ve erişim kısıtlamalarından karaborsanın ne derece elastik biçimde etkilendiğini bize göstermektedir.

İkinci çeyreğin bir diğer göze çarpan verisi ise, en çok operasyon yapılan ilin bir turizm ili olan Antalya olmasıdır. Gerçekten de kaçak/sahte içki, özellikle turistik bölgelerde astronomik vergilerle beraber erişimi halkın büyük kesimi için imkânsız hâle gelen bandrollü içkilere bir alternatif olma yönünde ilerlemektedir. Daha kötüsü, bulundukları yerde istemeden de olsa kaçak/sahte içki tüketebilecek olması bir korkusu gündeme gelmektedir. Her iki sorunun da çözümü, alkollü içkilerdeki fahiş vergi yükünün hafifletilmesi, ÖTV’nin ise kaldırılmasıdır. Bugün bir hayal gibi gözüken bu temenni, Türkiye’nin turizm potansiyeline şüphesiz artı olarak yazacak birçok gelişmeyi beraberinde getirecektir.

Kaçak/sahte içki tehdidinin doğrudan yönelmiş olduğu sağlık ise, bu periyotta da bize üzücü haberler getirmeyi sürdürmüştür. Platformumuzun izlediği verilere göre 2022 yılının Nisan-Haziran aylarında 4 kişi sahte içkiye bağlı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybetmiş, 3 kişi ise aynı şikayetten ötürü hastaneye kaldırılmıştır. Hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. İfade etmemiz gerekir ki, kaçak/sahte içki karaborsası, önlenebilir bir tehdittir. Vatandaşımızın hayatına mâlolan bu korkunç tehdit, hak ve özgürlük odaklı etkin kamu politikaları ile baş edilebilir. Yetkilileri bu surette acil önlem almaya davet ediyoruz.

İzlediğimiz her bir veri, Türkiye’de alkollü içkilere yönelik uygulanmakta olan ölçüsüz kamu politikalarının nihai neticelerini gözler önüne sermektedir. Bu surette yapmış olduğumuz izlemelerle birlikte, Türkiye’de hak ve özgürlük odaklı alkol politikaları benimsenmesinin önemini kamuoyuna aktarmayı sürdüreceğiz.

Sahi Ya, N’oldu Anadolu Efes’in ‘Pilsen’ine?

Ülkemizdeki sporseverlerin oldukça yakından takip ettiği, bilhassa temsilcilerimizin sürekli başarısıyla yıllar içerisinde popülerlik kazanan, basketbolu sevsin veya sevmesin toplumun geniş kesiminin ilgi duyduğu bir spor aktivitesi Euroleague. Geçtiğimiz günlerde, yine bir Türkiye takımı olan Anadolu Efes’in son derece heyecanlı bir yarı-final mücadelesinin ardından finale çıkmasıyla gündeme gelmiş, final oynayacak temsilcimizin yine tüm Türkiye’yi ekranlara kilitleyeceğine hiç şüphem olmadığı bir sürecin önü açılmış, dün ise göğüsleri kabartan bir final galibiyeti ile bu süreç taçlanmıştır. Öncelikle temsilcimiz Anadolu Efes’i bu muazzam galibiyeti için tebrik eder, bizleri sevindirip gururlandırdığı için teşekkür ederim. Şimdiyse affınıza sığınarak, bu heyecanlı süreci heyecanla ve yakından takip etmiş olmakla beraber spordan bir anlık uzaklaşıp, siyasî ve sosyal bir sorunsala dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Nitekim bu denli gündemin bir parçasıyken, Türkiye’nin yakın tarihini ilgilendiren, gelgelelim sosyal yaşantı ve kamusal alan bakımından taşıdığı önemin tam aksine, kendisine bir türlü siyasî bir tartışma zemini elde edememiş bir meselenin yine tartışılmadan geçecek olmasına gönlüm bir türlü el vermedi. Sahi ya, n’oldu Anadolu Efes’in Pilsen’ine? 

Bu soruya cevap ararken filmi biraz geriye, 2011 senesine sarmamız gerekecek. Konumuz tabii ki de alkollü içkilerin reklam yasakları, ve bunların hukukî mahiyeti. Geçtiğimiz aylarda Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak yayınladığımız, yazarlığını üstlenme onur ve mutluluğuna sahip olduğum “Türkiye’de Alkollü İçkilerin Reklam Yasağına Genel Bir Bakış” adlı çalışmada Efes Pilsen-Anadolu Efes ilişkisine değinmemiştim[1]. Bunun sebebi, 2022 senesinde Türkiye’de alkollü içkilerin reklam yasağına genel bir bakış atmak istediğimizde kaynağımızın normlar hiyerarşisi gereği 2013 tarihinde kapsamlı bir değişikliğe uğraya 4250 sayılı İspirto ve İçkiler İnhisarı Kanunu olmasıdır. 1976 tarihinde Kadıköyspor’un Anadolu Grubu tarafından devralanması suretiyle kurulan Efes Pilsen Spor Kulübü ise, isim değişikliğini 2011 tarihli bir Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (TAPDK) Yönetmeliği’ne borçlu[2]. 2011 tarihli bu yönetmelik, esasında 2013 senesinde 4250 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle birlikte kanun boyutuna yükselen birtakım idarî düzenlemeleri konu alıyor. İsminden de anlaşılacağı üzere tütün ve alkollü içkilerin satış ve sunuşuna ilişkin esaslar hakkında geniş kapsamlı düzenlemeler ihtiva eden bu yönetmelik, her ne kadar Türkiye yakın tarihinde alkollü içkilere yönelik kapsamlı kısıtlamaların düzenlendiği ilk yönetmelik olmasa da, özellikle alkollü içki piyasası başta olmak üzere alkollü içkilerin kamusal alanda görünürlüğüne ilişkin oldukça katı düzenlemeler ihtiva etmekteydi[3]. Çok geçmeden aynı düzenlemeler 4250 sayılı Kanun ile kanun düzeyine yükseldiği için, söz konusu yönetmeliğin temel hak ve hürriyetler bağlamında bir değerlendirmesini yapma gereği görmüyoruz, nitekim dileyen okurlar, daha evvel bahsettiğim, kanun seviyesindeki düzenlemelerin etraflı incelemesini sunduğumuz çalışmaya göz gezdirmek suretiyle söz konusu normun ölçülülüğüne ilişkin naçizane görüşlerimize göz atabilirler[4]. Bu yazıda daha çok, anakronik bir mantık hatasına düşmekten kaçınmak suretiyle mevzubahis isim değişikliğinin ardındaki toplumsal ve hukukî atmosfere bir göz gezdirecek, bugünün kamuoyunun yabancı olması muhtemel bir siyasî tartışmayı yeniden canlandırma gayretiyle yetineceğiz. 

İfade ettiğimiz gibi, 2011 tarihli Yönetmelik alkollü içkilerin bir kamusal alan ve serbest piyasa öznesi olarak katı kısıtlamalara tabi olmasını öngören ve geniş bir kamusal etkisi olan düzenlemeler barındırıyordu. Bunlar arasında daha sonra 2013’te kanun düzeyine yükselecek reklam yasakları, ruhsat ve konum sınırlandırmaları da var. Biliyoruz ki esasen 2013 senesindeki mevzubahis düzenlemelerden sonra, alkollü içkilerin kamusal alanda görünürlüğü son derece zayıflamış, reklam yasaklarıyla birlikte firmaların marka ve promosyon faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlanmış, alkollü içkiler bir nevi kamusal alanın dışında, ona tahsis edilen özel bir alana itilmişti. Nitekim alkollü içki firmalarının kamusal görünürlük bakımından geçirmiş olduğu kapsamlı değişim esasen 2013 senesindeki değişiklikler ve bunu takip eden sürecin bir ürünüdür. 2011 senesinde Yönetmelik ise yalnızca beklenen toplumsal değişimin bir demosu niteliğindeydi. Özellikle piyasa ve reklam uygulamaları bakımından 2013 senesindeki Kanun değişimi kadar nitelikli bir değişim gündeme gelmiş değildi. Ancak bilhassa Efes Pilsen Spor Kulübü’nün isim değişikliği gibi bir takım kilit örnek, aslında 2013 senesinde yaşanacak olan değişimin sinyallerini veriyordu. Mevcut yönetmeliğin Efes Pilsen Spor Kulübü’nü doğrudan etkileyecek olması, kamuyounda Yönetmelik ve ilgilendirdiği sosyal dönüşüme ilişkin tartışılan yegâne unsuruydu. 35 senedir bu isimle faal olan, ve yine bu isimle gerek ulusal gerekse uluslararası sahada çokça başarıya imza atmış bir spor kulübünün tatbik ettiği bu değişim, Yönetmeliğin düzenlediği sosyal unsurlara katılsın veya katılmasın tüm kamuoyunun haklı ilgisini çekmekteydi. Bununla beraber Efes Pilsen, yönetmeliğin düzenlemelerinden etkilenecek yegâne spor kulübü de değildi. TAPDK tarafından Efes Pilsen Spor Kulübüne doğrudan mühlet verilmek suretiyle isim değişikliği tebliğ edilmiş olsa da, bir başka yerel spor kulübü olan Bursalı Tütünspor da yönetmelikle beraber tarihe karışma tehlikesiyle karşı karşıya kalan isimler arasındaydı[5]. 14 Ocak tarihli Hürriyet haberine göre Bursa Tütünspor, yürürlüğe konan Yönetmeliğin ardından Bursa Valiliği Dernekler Masası’na başvurmuş ve kendilerine logo kullanamayacakları ve derhal isim değişikliğine gitmeleri gerektiği bildirilmiştir[6]. Bunun üzerine kulüp yönetimi ise kendilerine resmî bir tebligatın henüz yapılmadığını, nitekim  1957 senesinden beri faal olan kulüplerinin 54 senelik isminin değiştirilmesinin kolay olmadığını ifade etmiştir[7]. İzlenen süreçte kulübün isminin Tütünspor yerine Tutunspor olarak değiştirileceği dahi iddia edilmiştir[8].  Geldiğimiz noktada ise Tütünspor bugün hakkı olan 65 senelik ismiyle spor hayatını sürdürmektedir. Oysa Efes Pilsen Spor Kulübü için durum aynı şekilde gelişmemiş, gerek Yönetmeliğin yürütülmesine uygun olarak isim değişikliği çok geçmeden gerçekleşmiş ve Efes Pilsen Spor Kulübü ismi tarihe karışmıştır

Söz konusu TAPDK yönetmeliği, idarî yargının da konusu olmuştur. Ankara Barosu tarafından yürütülmesinin durdurulması talebiyle açılan davada Danıştay, yönetmeliğin bazı hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur[9]. Yüksek Mahkeme tarafından yürütülmesi durdurulan hükümler arasında Efes Pilsen’in isim değişikliği sürecini de ilgilendiren 24. Maddesinin 2. Fıkrasının d bendi de bulunmaktadı. Söz konusu düzenleme şu şekildeydi:

Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekanlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz” 

Özellikle Anayasa’nın devlete gençleri koruma pozitif yükümlülüğünü yükleyen 58. Maddesine uygunluğu ile gündemde tutulan bu düzenleme, yüksek mahkeme tarafından hukuka uygun bulunmamıştır. Oysa oldukça benzer bir düzenleme içeren bir hüküm, 4250 sayılı Kanun ile yasalaşmış, ve aynı kanuna karşı Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davasında Yüksek Mahkeme, söz konusu hükmün devletin pozitif yükümlüğüne uygun olduğunun kabulüyle iptal istemini reddetmiştir [10]. Gelgelelim her hâlükârda, Efes Pilsen’in isim değişikliğine giden sürecin önünü açan düzenleme yalnız bu değildi. Nitekim söz konusu Yönetmelik, aynı zamanda alkollü içkilerin promosyon ve reklamına ilişkin düzenlemeler de barındırıyordu, ve bu düzenlemeler arasında logo bulundurmaya ilişkin kısıtlamalar da bulunmaktaydı. Öyle ki, Danıştay’ın söz konusu hükmün yürütmesini durdurması, Efes Pilsen Spor Kulübü’nün 35 yıllık ismiyle faaliyetlerini sürdürebileceği anlamına gelmiyordu. Nitekim öyle de oldu, söz konusu yürütmenin durdurulması kararı verildikten çok kısa bir süre sonra, 2011 senesinin Mayıs ayında Efes Pilsen Spor Kulübü, ismini Anadolu Efes Spor Kulübü olarak değiştirdi[11]. 

Böylece, yakın tarihimizde iki farklı isimle gündeme gelen, elde ettiği başarılarla gündeme gelmesinin yanısıra kısa bir süre için de olsa siyasete konu olan spor kulübünün ismi, belki de kalıcı olacak surette değişmişti. Geriye, bir zamaların Efes Pilsen’i akıllarda ufak bir hatıra olarak kalmış, Türkiye’de alkollü içkilerin son birkaç senede kamusal görünürlük bakımından geçirdiği kapsamlı değişimin ufak bir özeti olarak “sahi ya” ile başlayan bir soru-ünlem cümlesi kalmıştı. 

Alıntılar

[1]: Çağın T. Eroğlu, “Türkiye’de Alkollü İçkilerin Reklam Yasağına Genel Bir Bakış: Ölçülülük Tartışmaları” Liberal Perspektif Rapor, Nisan 2022. 

[2]: Anadolu Efes Spor Kulübü https://www.anadolugrubu.com.tr/grupsirketi/48/anadolu-efes-spor-kulubu

[3]: 2011 tarihli Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satış ve Sunumuna İlişkin Esaslar Hakkında Yönetmelik

[4]: Eroğlu, A.g.e. 

[5]: “TAPDK, ‘Pilsen’i Çıkar Gel’ Dedi, Efes İki Yeni İsim Önerdi” Hürriyet 14 Ocak 2011. 

[6]: Hürriyet A.g.e.

[7]: Hürriyet, A.g.e. 

[8]: “Efes Pilsen’den İki Yeni İsim Önerisi” Radikal 13 Ocak 2011

[9]: “Danıştay’dan Alkol Yasasına Durdurma”  Dünya 25 Mayıs 2011 

[10]: Eroğlu A.g.e. 

[11]: Anadolu Efes Spor Kulübü https://www.anadolugrubu.com.tr/grupsirketi/48/anadolu-efes-spor-kulubu

2022 January – March Turkey’s Unrecorded Alcohol Consumption Data

              We have finally left behind the first quarter of 2022. The January-March period of 2022 differs from all the periodic data we have published since the day we started our operations as The Turkish Public Alcohol Policy Watch, and this is due to the fact that we’ve already started monitoring the period with a tax increase. Indeed, the tax hike, which is foreseen to be implemented every six months with Article 12 of the SCT Law No. 4370 in Turkey, was not implemented last July but was implemented at the beginning of last January at a rate of 43%, covering the D-PPI rate of that period. Although this situation is legally expected, it was not expected in reasonable circumstances for the economy, and in a narrow sense, for the citizen to remove such a burden, especially when the tax we are talking about is notorious for being directed solely at lifestyle preferences.

              In Turkey, people who prefer to consume alcohol regularly or infrequently have to overcome many hardships. The overwhelming majority of these challenges, which can be summarized in social, legal and economic dimensions, are directly due to the political agenda of the government and the compliance of the public policies enacted with this agenda. The tax hike, which took effect in the early days of January, 2022, is precisely a part of this causality. However, we must state that this causality does not end only in the point of interfering with people’s lifestyles with concrete laws. As The Turkish Public Alcohol Policy Watch, we are researching beyond this causality line that we have revealed, and we strive to share our findings with the public. Here is the 2022 January-March Turkey Unregistered Alcohol Consumption Data!

              The most notable point in the January-March period of 2022 is the number of people who lost their lives or were hospitalized. In fact, among the periods we monitored, the period in which the number of people who died/were hospitalized for three months was recorded the most was the January-March period with 28 people. This, of course, is the unintended consequence created by the restrictive and outrageous nature of public policies towards alcohol in Turkey. Indeed, as the access to labeled products decreases, which is gradually decreasing due to both economic factors and the political agenda of the government, citizens are using illegal alternatives, which ultimately comes across as a health threat. There is a significant difference and distinction between the health disorders that are likely to be caused by moderate alcohol consumption, and the health threat posed by bootleg alcohol consumption. The most important distinction is that while the consumption of labeled products is a choice, bootleg alcohol consumption and the growth of the market is an absolute necessity. While no citizen wants to risk their health, the exclusion of even the most basic pleasure of people from the public sphere by making it a political matter is the main causality of where we stand today.

              As we mentioned before, the 296% tax rate taken from the 70 cl Turkish raki is the reason for the whole infographic. There is no field where this rate is acceptable. As The Turkish Public Alcohol Policy Watch, we consider it very important to include the concrete reason for this data in the same infographic when sharing the unregistered consumption data that we obtain as a result of daily data monitoring activity. We know that whether or not alcohol is consumed, there is a public awareness of the high tax on alcohol. However, the other important thing is that this tax rate is accompanied with the concrete realities it has created. Thus, it will be necessary to focus the public awareness directly on the causality of public policies for alcohol applied in Turkey, while seeking solutions to the problem.

2022 Ocak – Mart Kayıt Dışı Alkol Tüketim Verileri

2022 senesinin ilk çeyreğini nihayet geride bıraktık. 2022 Ocak-Mart periyodunun Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak faaliyete başladığımız günden bu yana yayınladığımız tüm periyodik verilerden bir farkı var, o da periyodu izlemeye hâlihazırda bir vergi zammıyla başlamış olmamız. Gerçekten de, Türkiye’de 4370 sayılı ÖTV Yasası’nın 12. maddesiyle her altı ayda bir uygulanması öngörülen vergi zammı, geçtiğimiz Temmuz ayında uygulanmamış, ancak geçtiğimiz Ocak ayının başında o dönemdeki Yİ-ÜFE oranını kapsayacak biçimde %43 oranında uygulanmıştı. Her ne kadar bu durum yasal olarak beklenir olsa da ekonominin, dar anlamda ise vatandaşın böyle bir külfeti kaldırması makul şartlarda beklenir değildi, hele ki sözünü ettiğimiz vergi, salt yaşam tarzı tercihlerine yönelik olmasıyla ün salmışken.

Türkiye’de düzenli yahut tek tük, alkol tüketmeyi tercih eden insanların pek çok zorluğu aşması gerekiyor. Toplumsal, hukukî ve ekonomik boyutlarda özetlenebilecek bu zorlukların kahir ekseriyeti doğrudan iktidarın siyasi ajandasından ve yasanan kamu politikaların bu ajandaya uygunluğundan kaynaklanıyor. Ocak ayının, yani 2022 senesinin ilk günlerinde yürürlüğe giren vergi zammı da, tam da bu nedenselliğin bir parçası. Ancak ifade etmemiz gerekir ki, bu nedensellik yalnızca insanların yaşam tarzına somut yasalarla müdahale edilmesi noktasında son bulmuyor. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak, ortaya koymuş olduğumuz bu nedensellik çizgisinin öte tarafını araştırıyor, bulgularımızı kamuoyuyla paylaşmaya gayret gösteriyoruz. İşte karşınızda 2022 Ocak-Mart Türkiye Kayıtdışı Alkol Tüketim Verileri!

2022 Ocak-Mart periyodunda en çok dikkat çeken nokta hayatını kaybeden veya hastaneye kaldırılan kişi sayısı. Öyle ki, araştırdığımız periyotlar arasında en çok üç aylık hayatını kaybeden/hastaneye kaldırılan kişi sayısının kaydedildiği periyot 28 kişiyle 2022 Ocak-Mart periyodu olmuştur. Bu durum, elbette Türkiye’de alkole yönelik kamu politikalarının kısıtlayıcı ve ölçüsüz niteliğinin yaratmış olduğu istenmeyen sonuçtur. Gerçekten de, bandrollü içkiye olan erişim azaldıkça, ki gün geçtikçe gerek ekonomik etmenler gerekse iktidarın siyasi ajandası nedeniyle daha da azalmaktadır, vatandaş tercihini yasadışı alternatiflerden kullanmakta, bu da nihai olarak bir sağlık tehdidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Düzeyli alkol tüketiminin yaratması muhtemel sağlık bozuklukları ile sahte içki tüketiminin yaratmış olduğu sağlık tehdidi arasında ciddi bir fark ve ayırım vardır. En önemli ayırım ise, bandrollü içki tüketiminin bir tercih olup, sahte içki tüketimi ve piyasasının büyümesi mutlak bir zaruret olmasıdır Hiçbir vatandaş, göz göre göre sağlığını riske atmak istemezken, insanların en temel keyfinin dahi siyaset malzemesi yapılmak suretiyle kamusal alandan dışlanması, bugün durduğumuz noktadanın temel nedenselliğidir. 

Nitekim yazının başında sözünü ettiğimiz 70 cl’lik rakıdan tahsil edilen %296’lık vergi oranı, tüm tablonun sebebi niteliğindedir. Rakamın büyüklüğünün kabul edilebilir olduğu herhangi bir saha bulunmamaktadır. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak günlük veri izleme faaliyeti neticesiyle edindiğimiz kayıt dışı tüketim verilerini paylaşırken, bu verilerin somut sebebine de aynı tabloda yer vermeyi oldukça önemli buluyoruz. Biliyoruz ki, alkol tüketsin yahut tüketmesin, kamuoyunun ekseriyetinde alkolden tahsil edilen verginin yüksekliğine dair bir bilinç oluşmuştur. Gelgelelim önemli olan bir diğer şey ise, bu vergi oranının yaratmış olduğu somut gerçekliklerle bir arada görülmesidir. Böylelikle kamuoyu bilincini doğrudan Türkiye’de uygulanan alkole yönelik kamu politikalarının nedenselliğine yoğunlaştırmak, soruna yönelik çözüm aranırken oldukça gerekli olacaktır. 

FAQ #1: How Many People Died in Turkey due to Bootleg Alcohol Consumption in 2021?

How many people died in Turkey due to bootleg alcohol consumption in 2021?

In 2021, 109 people died because of bootleg consumption in Turkey. Data monitored by Turkish Public Alcohol Policy Watch day-by-day shows that 109 people in Turkey have died due to bootleg alcohol consumption in Turkey in 2021. Bootleg alcohol mainly consists of methanol, which directly causes severe illnesses and deaths. In Turkey, with high rates of indirect taxes collected by alcoholic beverages, many citizens alternate their consumption to bootleg rather than safe labeled products. High taxes also generate more activities in the black market, hence creating a higher supply of illicit products.

There exists a negative correlation between easy access to safe labeled products and black-market activities. What authorities must do is adopt more liberal and less restrictive policies on alcohol consumption. The most convenient way to do so is by reducing the enormous rates of consumption taxes of safe labeled alcoholic beverages and lifting the disproportionate restrictions on alcohol consumption.

Türkiye’de 2021 Yılında Alkol Kaçakçılığına Yönelik Kaç Operasyon Yapıldı?

Türkiye’de 2021 yılında alkol kaçakçılığına yönelik toplam 720 operasyon yapılmıştır. Bu, neredeyse her gün iki operasyon yapılmasına denk düşmektedir. 

Artan vergi oranları nedeniyle bandrollü, yasal alkollü içkilere olan erişimin gün geçtikçe daha da kısıtlanması, zorunlu olarak karaborsa neticesini doğurmaktadır. Karaborsa faaliyeti kamunun vergi kaybından halk sağlığını tehdit etmeye dek toplumun refahını birçok açıdan zedelemektedir. Bandrollü, yasal alkollü içkilere olan erişimin kısıtlanması, karaborsa faaliyetinin istemeyerek de olsa önünü açmakta, bandrollü içkiye erişimi fiilen ve ölçüsüz biçimde kısıtlanan vatandaşları yasal olmayan alternatiflere zorlamaktadır. Alkollü içkiler özelinde bandrolsüz, yasadışı ve denetimsiz içkiler birey ve toplum sağlığına yönelik önlenmesi güç birer tehdit oluşturmaktadır. Devletin bu tehdidin önüne geçmesi vatandaşın yasal ve denetimli alkollü içkilere olan erişimini rahatlatmaya; yasal, bandrollü alkollü içkileri fahiş vergi yükünden ve ölçüsüz erişim kısıtlamalarından kurtarmasına bağladır.

2021 Yılında Türkiye’de Kaç Kişi Sahte İçkiden Dolayı Hayatını Kaybetti?

2021 yılında Türkiye’de 109 kişi sahte içki kaynaklı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybetti. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak 2021 senesinde günbegün izlediğimiz medya verileri, bize 2021 yılında 109 kişinin sahte içki kaynaklı sebeplerle öldüğünü gösterdi. 

Sahte içki, özellikle içerdiği metil alkolden ötürü ölüme ve pek çok sağlık sorununa yol açabilecek bir üründür. Türkiye’de artan vergiler dolayısıyla market fiyatları yükseldikçe, vatandaşın bandrollü içkiye olan erişimi kısıtlanmakta ve kaçakçılık faaliyetleri artmaktadır. Sahte içki üretimi, bir karaborsa faaliyetidir ve bandrollü içkilere olan erişim ne kadar kıstılı olursa sahteciliğe olan talep o denli artmaktadır. Türkiye’de bandrollü, yasal alkollü içkilere olan erişim astronomik vergiler neticesiyle güçleştikçe, sahtecilik faaliyetleri hız kazanmaya devam edecektir. Yetkililerin alması gereken önlem, sorunun ardındaki asıl sebebi gözetmek suretiyle hak odaklı ve ölçülü kamu politikaları benimsemek olmalıdır. Bunun yolu da bandrollü, yasal alkollü içkilerdeki fahiş vergiyi düşürmek ve ölçüsüz erişim kısıtlamalarını ortadan kaldırmaktan geçmektedir. 

Kaynak: Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu 2021 Yılı Türkiye Kayıtdışı Alkol Tüketim Verileri

2020 Turkey Unrecorded Alcohol Consumption Data

Alcohol consumption is a subject that concerns a lot of legislators throughout the world. The reason behind this situation is the conflict between the possible negative effects of alcohol consumption on both individual and public health; and the concerns about the government interfering with basic practices of liberty. It is much easier to understand this conflict if we take the high amounts of consumption rates of European countries into consideration [1]. In Turkey, however, where the alcohol consumption rate per capita is significantly lower than those of European countries, the situation gets a little bit tricky. We are therefore publishing the data of 2021 Turkey Unrecorded Alcohol Consumption as Turkish Public Alcohol Policy Watch, in order to have a better understanding of how is Turkey handling it. [2]

According to World Health Organisation (WHO), yearly alcohol consumption per capita in Turkey is 1.4 liters [3].  Among the G20 States, the same statistic is 12.33 liters for France, 12.33 liters for Germany, 12.91 liters for Russia, and 9.87 liters per capita for the US [4]. It is clear that the data of yearly alcohol consumption per capita must have a direct role while the legislation process of public policies related to alcohol consumption. However, this assumption does not fit in the context of Turkey’s public policy agenda. It must also be said that 74.4% of Turkish citizens have never drunk any alcohol in their lives, according to Turkish Institute of Statistics 2019 data [5]!

Taxation is clearly one of the most important aspects of public policies of alcohol consumption. The amount of Special Consumption Tax (SCT) collected by alcoholic beverages in Turkey, raises every 6 months, in accordance with title 12 of the SCT Act [6]. Beer, which has the highest consumption rate of 63.3% of all alcoholic beverages in Turkey, is the most affected one in this process [7]. The tax collected from alcoholic beverages is now claiming its own record after the latest news since the tax rate of Turkish raki worth 175 liras is 287%, which is uncommonly high [8].

The situation is also concerning in the aspect of the absolute outcome of the high taxes, the black market. Unfortunately, Turkish citizens are gradually leaning towards bootleg, because of the enormously high market prices of legal booze.  In 2020, there have been 2,430 police operations throughout the country against bootleg. 1,020,819 liters of bootleg have been seized and 3,547 suspects have been subjected to criminal proceedings [9]. Meanwhile, 92 citizens have lost their lives because of bootleg-related deaths.

Sources

[1] “European Report on Alcohol Policy: A Review”. EuroCare. 2016., https://www.eurocare.org/media/GENERAL/docs/reports/2016europeanreportonalcoholpolicy.pdf, (date of access February 17th, 2020)

[2]: Since there is no organization that publishes this data systematically, it has been curated by our staff in related studies in this field.

[3]: “Pure alcohol consumption, litres per capita, age 15+”. World Health Organization, https://gateway.euro.who.int/en/indicators/hfa_426-3050-pure-alcohol-consumption-litres-per-capita-age-15plus/visualizations/#id=19443 (date of Acces March 16th, 2020)

[4]: The World Bank, https://data.worldbank.org/indicator/SH.ALC.PCAP.LI?end=2018&locations=TR&start=2000&view=chart, (date of access March 16th, 2020)

[5]: Turkish Institution of Statistics

[6]: Vergiye Dair  https://vergiyedair.com/2021/01/04/son-otv-zammi-sonrasi-alkollu-iceceklerde-vergi-yuku/, (date of access March 10th, 2020).

[7]: ‘Alcohol Comsuption 2010’ WHO Health Observatory, Hannah Ritchie and Max Roser (2018) – “Alcohol Consumption”. Published online at OurWorldInData.org. Retrieved from: ‘https://ourworldindata.org/alcohol-consumption’ [Online Resource], (date of access March the 1st, 2020).

[8]: Indepentend Turkce https://www.indyturk.com/node/319711/ekonomi%CC%87/alkol-t%C3%BCketimi-20-milyon-ton-azald%C4%B1-ama-alkoldeki-%C3%B6tv-geliri-y%C3%BCzde-12-artt%C4%B1#, (date of access March 15th, 2020).

[9]: Turkish Ministery of Interior’s reports on smuggling https://www.icisleri.gov.tr/alkollu-icki-kacakciligi-operasyonu, (date of access February 19th, 2020).

Türkiye’de Alkollü İçkilerin Reklam Yasağına Genel Bir Bakış – Çağın T. Eroğlu

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu koordinatörü Çağın T. Eroğlu’nun kaleme almış olduğu “Alkollü İçkilerin Reklam Yasağına Genel Bir Bakış” adlı çalışma, Liberal Perspektif Analiz serisinin 21. Sayısında yayında!

Çalışma, Türkiye’de 2013 senesinden itibaren mutlak surette uygulanan alkollü içki reklam yasaklarına yönelik hukukî, ekonomik ve siyasal analizlerden hareketle yasağın ölçülülük ilkesiyle bağdaşıklığını masaya yatırıyor. 

Mevzuatın genel değerlendirilmesinin yapıldığı ilk bölümünde, özellikle 4250 s. Yasa’dan hareketle Türkiye’de alkollü içkilere yönelik yürürlükte olan kısıtlayıcı kamu politikalarının bir şablonunu oluşturmak suretiyle mevzuatın teorik ve pratik hayata etkileri araştırılıyor. 

İkinci bölümde, reklam yasaklarının uygulanması ve uygulanma derecesi noktasında Türkiye çeşitli dünya ülkeleriyle karşılaştırılıyor. Ülkelerin alkol tüketim miktarı ile reklam yasağı motivasyonu arasındaki ilişki ölçülülük perspektifinden sorgulanıyor. 

Üçüncü bölümde reklam yasağının adlî ve idari kararlara, Anayasa yargısına yansımaları masaya yatırılmak suretiyle düzenlemenin ne tür Anayasa şikayetlerine konu olduğu ile düzenleyici kurumların yasağı nasıl yorumladıkları tartışılıyor. 

Dördüncü bölümde ise reklam yasağının piyasa müdahalesi niteliğine dikkat çekilmek suretiyle yasağın ekonomik ve sosyal yerindeliği Dünya akademisinden atıf ve örneklerle tartışma konusu hâline getiriliyor. 

Çalışma, Türkiye’de uygulanan alkollü içki reklam yasaklarının ölçüsüzlüğünü farklı yaklaşımlarla tartışıp kamuoyunda bir farkındalık oluşturmayı ve yasakoyucuya ölçülü kamu politikaları için çağrıda bulunmayı hedeflemektedir. 

Felaket Geliyorum Diyor

2 Şubat 2022 Çarşamba gününe Balıkesir’de bir vatandaşın sahte içkiye bağlı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybettiği haberi ile başladık. Bu haber ile birlikte, yalnızca 2022 senesinin başından itibaren günümüze dek sahte içkiye bağlı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşların sayısı 5’e yükseldi. Durum, geçmiş senelerle kıyasladığımızda hiç iç açıcı gözükmüyor. Yetkililer bir an önce gereken önlemleri almazsa, Türkiye’nin 2022 senesinde sahte içki ile verdiği mücadelede çok daha üzücü can kaybı haberleriyle sarsılabiliriz.

Felaket geliyorum diyor; ancak önlenemez bir felaket değil, istendiği müddetçe. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak, faaliyete geçtiğimiz günden beri şu argüman üzerine çalışmalar yapıyoruz: Sahte içki sonuç, yüksek vergiler ve erişim kısıtlamaları sebeptir. Günbegün yapmış olduğumuz basın izlemeleri neticesinde elde ettiğimiz verilerle birlikte ortaya koyduğumuz objektif analizler, bu argümanı doğrulamak için ihtiyacımız olan tüm ispat kudretini bize sağlıyor. Bu yüzden, yetkililere sesimizi duyurmaya gayret ediyoruz. Karşımızda önlenmesi mümkün bir felaket senaryosu var. Yüksek vergiler ve erişim kısıtlamalarının kaçakçılığın mutlak sebebi olduğu kabulüyle birlikte, bu kısıtlamaların ölçüsüz doğası dikkate alındığında idare ve yasama organlarından beklentimiz ölçülü ve hak odaklı kamu politikalarından başka bir şey değil. Bu çerçevede, platformumuzun tüm imkanlarını seferber etmek suretiyle gereken tüm somut çalışmalar için kolları sıvamaya hazırız.

Ancak şu bir gerçek ki, hiçbir şey değişmez, olumlu adımlar atılmaz ve mevcut gidişat engellenmezse 2022 senesinin geçmiş senelerden çok daha çetin geçeceği kuşkusuzdur. Sebebi, objektif gerçekler üzerine kurmuş olduğumuz sebep-sonuç ilişkisinde sebep faktörünü olan ölçüsüz kısıtlamaların her geçen zaman diliminde daha da kısıtlayıcı oluşudur. Ocak ayında rastladığımız ÖTV zammı, bu kötü gidişatın en açık ve en yakın zamanlı örneklerinden birisidir.

Bu nedenle zamana karşı çalıştığımızın bilinciyle; kurmuş olduğumuz bu argümantasyonu ve çağrılarımızı, kamuoyunun her kesimi tarafından benimsenir hâle getirmek için gayret gösteriyoruz. Bu noktada, basın ve medya kuruluşlarına da büyük bir görev düştüğü kanaatindeyiz. Lütfen Türkiye’nin sahte içki gündemini ciddiye alın, ve bu gündem ardındaki sebeplere dosyalarınızda yer verin. Sesimizi duyurmak, halk sağlığı ve hak-özgürlükler üzerindeki bu tehdidi aşmak için yanımızda olmanıza ihtiyacımız var.

Nihayet, Türkiye’nin sahte içki gündemi, acil bir gündemdir, sebebi belli, atılacak adımları bellidir. Yetkililerden beklentimiz, bir an önce sorunu olması gerektiği şekilde bir halk sağlığı ve ölçülülük problemi olarak ele alıp, gereken hak temelli adımları atmaları.