2023 Ocak – Mart Kaçak İçki Verileri

Arkaplan Değerlendirmesi

Alkollü içki tüketim özgürlüğü Türkiye’nin 20 senelik yakın tarihi boyunca çeşitli suretlerde baskılanmaktadır. Bu kısıtlamalar, sosyal ve ekonomik pek çok krize neden olmakla kalmayıp, özünde ciddi bir hak ihlali ve yaşam tarzı müdahalesi teşkil etmektedirler. Nitekim Türkiye, objektif olarak alkol tüketmeyen bir ülke olduğundan, alkollü içkileri bu denli katı regüle etmesinin anlaşılabilir bir tarafı yoktur.

Bugün Türkiye’de alkol tüketimine yönelik uygulanan kısıtlayıcı kamu politikalarını, hasta olmadan içilen bir ilaca benzetmek mümkündür. İlaç, hastayken, iyileşmek amacıyla içilir. Ancak hasta olmadan ilaç içilmesi, bireyi hastalıktan çok daha kötü bir duruma sürüklemektedir.

Sözüne ettiğimiz bu sakıncalı durumun önüne geçilmesi, kamu politikası yapım süreci bakımından iki metodun benimsenmesi ile mümkündür: ölçülülük ve zarar azaltma.

Ölçülülük ilkesi, uluslararası insan hakları hukukuna ilişkin bir ilke olup kamusal bir amaca hizmet ederken bu amaç ne kadar meşru olursa olsun kısıtlama ile özgürlük arasında bir denge gözetilmesi esasına dayanmaktadır. Buna göre ülkeler, örneğin alkol tüketiminin zararlarına yönelik bir politika geliştirirken alkolizm yarattığı zararla ortaya koyulan bir çözüm arasında denge gözetmelidirler. Alkolizmin çeşitli boyutlarda yıkıcı toplumsal sonuçlara yol açtığı ülkelerin daha katı politikalar geliştirmesi beklenirken alkolizmin görece daha az sorunlu olduğu ülkelerin alkol tüketimine yönelik daha az kısıtlayıcı politikalar geliştirmesi beklenmelidir. Bu surette, örneğin, Türkiye’nın alkol tüketiminde Avrupa sonuncusu bir ülke olması, onun alkole yönelik diğer Avrupa ülkelerine göre daha az kısıtlayıcı bir politika izlemesi anlamına gelmeliydi. Ancak günümüzde durum tam aksi yönde seyretmektedir.

Zarar azaltma prensibi ise, iç politika yapım sürecine yönelik olup tüketim özgürlüğünü bir aksiyom olarak kabul etmektedir. Buna göre mutlak yasaklama, bireylerin bir ürünü tüketmesinden vazgeçmesi için yeterli bir sebep değildir. Bir ürünün yasaklaması, mutlaka onun karaborsasının ortaya çıkması anlamına gelir. Böylelikle politika yapıcının önünde biri daha az zararlı, diğeri ise daha çok zararlı farklı alternatifler bulunur. Örneğin kaçak içki, kategorik olarak yasal bandrollü içkiden daha zararlıdır. Zira her ne kadar yasal bandrollü içki de zararlı olsa da, onun zararı aşırı tüketime ve uzun süreye bağlıdır. Oysa tek bir yudum kaçak içki bile, bireyin uzun kaybına hatta ölümüne yol açabilmektedir. Zarar azaltma prensibi, iki zararlı alternatiften daha az zararlı olanı seçmek suretiyle karar alıcıya şunu söyler: yasaklarla yalnızca daha ucuz alternatifleri doğuruyorsun. Öyleyse yasak bir çözüm değil, sorunun ta kendisidir.

Neden Kaçak İçki Verisi Tutuyoruz?

Türkiye’de artarak daha da kısıtlayıcı bir hâle gelen alkol politikaları, özellikle ÖTV Kanunu uyarınca düzenlenen “otomatik vergi zammıyla” birlikte ele alındığında, alkol tüketicileri için ciddi bir finansal külfet, aynı zamanda da yaşam tarzına bir müdahale niteliği taşıyor.

Alkollü içkilerde bugün %300’e varan fahiş vergi yükünün Türkiye’ye başta sağlık ve ekonomi olmak üzere pek çok alanda zarar verdiğine inanıyoruz. Yaşam tarzı müdahalesi niteliğinin yanısıra kaçak içki karaborsası, Türkiye’ye vergi kaybı ve sahte içkiye bağlı can kaybı olarak geri dönmektedir.

Tam bu nedenle, Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak Türkiye’nin kaçak içki verilerini izlemek suretiyle alkollü içkilerdeki fahiş vergi külfetine karşı somut ve bilimsel bir argüman elde ediyoruz. Böylelikle, alkoldeki fahiş verginin bir yaşam tarzı müdahalesi olduğunu kabullenmek istemeyen karar alıcıların takdirine yadsıması imkânsız bir toplumsal felaketin somut neticelerini sunuyor; hak ve özgürlük odaklı kamu politikaları için daha kuvvetli bir çağırda bulunuyoruz.

Neler Yeni?

2023’ün ilk verisi, Ocak 2023’te gerçekleşen ve %40’ı bulan bir ÖTV zammıyla birlikte okunduğu zaman, özellikle operasyon sayısı ve ele geçirilen kaçak içki miktarı bakımından korkunç bir artış gündeme getirmektedir. Bununla birlikte, bir şişe rakıdan tahsil edilen vergi oranı da, söz konusu ÖTV zammıyla birlikte artmıştır.

Buna karşın Türkiye’nin Avrupa’daki pozisyonu, alkollü içki tüketim oranı bakımından değişmemiştir. Bu durum, hem Türkiye’nin uyguladığı politikaların somut bir neticesini gözlemlemek bakımından anlaşılması güç sonuçlara yol açmakta, hem de uygulanan kısıtlayıcı kamu politikalarının ölçüsüzlüğünü gün yüzüne çıkarmaktadır.

Ele Geçirilen Kaçak İçki: 272.552 Litre

Ocak 2023’te gerçekleşen ÖTV zammıyla birlikte kaçak içki karaborsasında bir yükseliş olacağı anlaşılmaktaydı. Zamdan sonraki üç aylık süreçte rekor denebilecek bir miktarda kaçak içki ele geçirilmiş olması bu kaygıların doğruluğunu ispatlamaktadır. Bununla birlikte, elbette, ele geçirilenin en az 3 katı ele geçirilemeyen kayıt dışı alkolün piyasa olduğu tehlikesi de gözden kaçırılmamalıdır.

Sahte İçkiye Bağlı Can Kaybı: 6 Kişi

Ocak – Mart aylarında 6 vatandaş sahte içkiye bağlı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 6 vatandaş, marketten bandrollü içki satın almış olsaydı hayatını kaybedecekti. Böyle kolaylıkla önlenebilecek bir sebepten dolayı tek bir vatandaşımızın dahi hayatını kaybetmesine tahammül edilmemeli, kamu politikaları zarar azaltma perspektifiyle yeniden şekillendirilip yaşamı ve özgürlükleri odağına almalıdır.

Hakkında Adli İşlem Başlatılan Kişi Sayısı: 1.292

Yapılan kaçak içki operasyonlarında 1.292 kişi hakkında adli işlem başlatılmıştır. Böylece yasal bir tüketim ürünü, üzerindeki ölçüsüz baskılar nedeniyle suç bölgesine itilmiştir. Olması gereken özgürlükçü kamu politikaları daha az vatandaşın suç sahasına itilmesini önceliklemelidir. Bunun için de karaborsa faaliyetine mücadelede etkin kamu politikaları iktisap edilmelidir.

En Çok Ele Geçirilen İkinci Ürün: Uyuşturucu

Yapılan kaçak içki operasyonlarında kaçak içkinin yanı sıra en çok uyuşturucu madde ele geçirilmiştir. Yasadışı bir ürün olan uyuşturucu, zarar azaltma perspektifinde alkollü içkilerin en uç noktasında durmaktadır. Yani, yasal ve bandrollü içki daha az zararlı bir alternatifken uyuşturucu, en zararlı alternatiftir. Ancak alkollü içki üzerindeki ölçüsüz vergi yükü, uyuşturucuyu vatandaş nezdinde ucuz alternatif hâilne getirmekte, böylece daha zararlı seçeneğin tercih edilmesi gündeme gelmektedir. Bu durumun ekonomik ve tıbbî olduğu gibi ciddi sağlıksal sakıncaları vardır.

70 cl Rakının Vergi Oranı: %72

Ocak 2023’te gerçekleşen ÖTV zammıyla bir şişe rakının %72’si vergi hâline gelmiştir. Yani vatandaş, bir şişe rakının yalnızca %28’i fiyatına alabilecekken, bu rakamın üç katını vergi olarak ödemektedir. Bu durumun ölçüsüzlüğü, üzerinde durmakta olduğumuz kaçak içki verilerinin başlıca finansal sebebidir.

Avrupa Tüketim Sıralaması: Sonuncu

Hasta-ilaç metaforuna göre hasta olmadan ilaç içen Türkiye’nin hasta olmadığını ispatı, tüketim ortalamasındaki yeridir. Avrupa tüketim ortalamasında sonuncu olan Türkiye, pek çok Avrupa ülkesine göre alkollü içkilerden oransal olarak daha fazla vergi tahsil etmekte, ve daha sıkı sosyal kısıtlamalar uygulamaktadır. Bu durum, fahiş vergi külfeti gibi “çözümlerle” birleşince ortaya kaçak içki verileri çıkmaktadır.

Sonuç Olarak…

2023 Ocak – Mart Kaçak içki verileri, Türkiye’nin yıllardır artan bir sertlikle uygulamakta olduğu alkol politikalarının son somut dışavurumudur. Başta can kaybı, hastaneye kaldırılma verileri olmak üzere tabloda görülen veriler ile alkollü içkilerde bugün %250’yi aşan vergi oranı arasında mutlak bir nedensellik ilişkisi vardır.

Dolayısyıla tablo, yalnızca kötü kamu politikalarının bir sonucu olarak okunmalıdır.

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu olarak üzerine çalıştığımız veri analizinin daha az kaygı verici bir nitelik taşıması, Türkiye’nin uyguladığı kısıtlayıcı kamu politikalarının daha özgürlükçü bir hâl almasına bağladır.

Alkol politikaları bağlamında özgürlükçü kamu politikası, en başta ifade ettiğimiz ölçülülük ve zarar azaltma prensiplerinin benimsenmesiyle ancak mümkün olabilir.

Bir sonraki 3 aylık verilerimizi, Türkiye’nin şu an sathı mahallinde olduğu hayatî bir seçim neticelendikten sonra açıklayacağız. Önümüzdeki sürecin bu nedenle nelere gebe olduğunu bugünden tayin etmemiz son derece güçtür.

Ancak ifade etmek gerekir ki, Türkiye’nin önünde bir yol ayırımı vardır. Bu yol ayırımı; sosyal, siyasal ve ekonomik politikalara ilişkin Türkiye’nin daha özgür bir yolda ilerlemesine yönelik olabileceği gibi, daha az özgür bir yolu tercih etmesi anlamına da gelebilecektir.

Kaçak içki karaborsasının sosyal ve siyasal özgürlükle doğrudan bağlantısı göz önünde tutulduğunda, önümüzdeki üç aylık sürecin oldukça önemli bir zaman dilimi olduğunu ifade etmemiz gerekir.

Nihayet, netice ne olursa olsun, Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu daha özgür politikalar için çalışmaya devam edecektir.

Yazıyı Shorthand üzerinden okumak için tıklayın.

Çağın T. Eroğlu
Çağın T. Eroğluhttp://www.alkolpolitikalari.org
Proje Koordinatörü, Özgürlük Araştırmaları Derneği.

Gözden Kaçırmayın!